Bakan Tunç’tan yeni anayasa açıklaması
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Darbe anayasasındaki vesayetçi ruhu ortadan kaldırmaya yönelik sessiz devrim sayılan reformlar hayata geçirsek de anayasamızda hem yetki bozulması hem de zaman içerisinde maddeler arasındaki çelişkiler nedeniyle uygulamada bazı problemlerin ortaya çıkması ve o maddelerin arasına sinmiş olan vesayetçi ruhun tam anlamıyla ortadan kaldırılamamış olması nedeniyle ülkemizin, cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına başlarken yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu açıktır” dedi.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türkiye Adalet Akademisi tarafından Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü (CTE) Ankara Eğitim Merkezi’nde düzenlenen ‘Hakim Savcı Adayları Mezuniyet ve Yeni Eğitim Dönemi Açılış Töreni’ne katıldı. Bakan Tunç’un yanı sıra törende Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Ahmet Yener, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Birinci Başkanvekili Mehmet Akif Ekinci ile eğitimlerini tamamlayan hakim ve savcılar yer aldı.
Programın açılış konuşmasını yapan Türkiye Adalet Akademisi Başkanı Muhittin Özdemir, kamu kurumlarının adalet alanındaki ihtiyaçlarına yönelik çalışmalar gerçekleştirdiklerini belirterek, “Geçtiğimiz yıl yaklaşık 2 bin 192 hakim ve savcı adayını mezun ettik. Hakim ve savcı eğitimlerinde, uzaktan eğitim de dahil olmak üzere 19 bin 433 kişiye eğitim verdik. Tabii bu sayılara baktığımızda Adalet Akademisi’nin kuruluşundan bugüne kadar hakim adayları, eğitimi anlamında mezun ettiğimiz hakim sayısı 24 bin 462. Yani neredeyse kürsüde çalışan tüm arkadaşlar Adalet Akademisi’nden mezun olmuş” dedi.
‘VESAYETÇİ RUHU AZALTTIK’
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç ise konuşmasında, yeni anayasa çalışmalarına değinerek, “Anayasamızda gerek 2010, gerek 2017 anayasa değişiklikleri ile vesayetçi ruhu azalttık. Hukuk devleti ilkesini tahkim eden Anayasa Mahkemesi’nin yapısı, Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun yapısı olmak üzere başta yargı alanında da önemli reformlar gerçekleştirdik. Özellikle yargı birliğinin sağlanması, askeri yargının kaldırılması, Devlet Güvenlik mahkemelerinin kaldırılması gibi önemli reformlara imza attık. Yapısal bir dönüşüm gerçekleştirdik. Tabii ki hedeflerimizden biri de demokratik katılımcı bir anayasa. Darbe anayasasındaki vesayetçi ruhu ortadan kaldırmaya yönelik sessiz devrim sayılan reformlar hayata geçirmişsek de anayasamız da hem yetki bozulması hem de zaman içerisinde maddeler arasındaki çelişkiler nedeniyle uygulama da bazı problemlerin ortaya çıkması ve o maddelerin arasına sinmiş olan vesayetçi ruhun tam anlamıyla ortadan kaldırılamamış olması nedeniyle ülkemizin, Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılına başlarken yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğu açıktır. Bu konuda çalışmalar var, TBMM Başkanımızın başlattığı çalışmalar var. İnşallah parlamentoda bir uzlaşma sağlanır ve bu konuda ülkemiz, Türkiye Yüzyılı’nın başında adaletin de yüz yılını gerçekleştirecek yeni demokratik sivil bir anayasaya kavuşur ve milletimize olan borcumuzu da böylelikle yerine getirmiş oluruz” diye konuştu.
‘YENİ EYLEM PLANIMIZ TAMAMLANMAK ÜZERE’
Bakan Tunç, ihtiyaçlar doğrultusunda mevzuatın geliştirilmeye açık olduğunu vurgulayarak, “Yargı Reformu Strateji Belgeleri, İnsan Hakları Eylem Planları ve geçmişte çok sayıda yargı paketleri ile mevzuatı geliştirdik. Ortaya çıkan ihtiyaçlar doğrultusunda mevzuatımızı geliştirmeye devam edeceğiz. Reform Strateji Belgesi ve İnsan Hakları Eylem Planı ile ilgili hazırlıklarımız tamamlanmak üzere, bunu milletvekillerimizin takdirlerine inşallah Sayın Cumhurbaşkanımız açıkladıktan sonra sunacağız ve oradaki hedefler doğrultusunda gerek uygulama gerek mevzuat ve diğer hususlar da inşallah gereğini yapmanın gayreti içerisinde olacağız” ifadelerini kullandı.
‘YARGI TARAFSIZLIĞININ BİR UNSURU DA ADİL GÖRÜNMEKTİR’
Ardından hakim ve savcılara seslenen Bakan Tunç, “Hakimlik, savcılık mesleği en başta adaletin temsilcisi olmaya aday olmaktır. Sadece adil olmanız da yetmez aynı zamanda adil de görünmek gerekir. Çünkü yargı tarafsızlığının bir unsuru da adil görünmektir. Adalet sürecini başarıyla tamamladıktan sonra gittiğiniz illerde, ilçelerde buna dikkat edeceğinize olan inancımız tamdır. Savcılık mesleği aynı zamanda hukuku uygulayarak, toplumun huzurunu amaçlayan büyük bir sorumluluk gerektirir. Bu sorumluluğu yerine getirirken hakim ve savcı milletin hizmetinde olduğunu da asla unutmamalıdır. Millet adına, millet için karar verdiğini her daim aklında bulundurmalıdır. Her hareketinde, her davranışında, her kararında buna dikkat etme zorunluluğu vardır. Çünkü hakimlik ve savcılık mesleği yalnızca hukuki bilgi ve tecrübeye dayalı bir meslek değil aynı zamanda insanlarla iletişim kurabilmek, duygusal zekaya sahip olmak, empati yapabilmek gibi önemli becerileri de beraberinde getirir” dedi.